Hücre ve Doku Tutkalı

İnsanoğlu, anne karnındaki gelişimini, yumuşacık biyolojik yastıklar arasında, korunaklı bir yerde tamamlamaktadır. Cenin, annenin rahim duvarına çok hassas şekilde yapıştırılır. Bu tutunmada bir aksama bir bozukluk olsa, bebek anne vücudundan dışarı atılır. Gebeliklerin bir kısmı düşükle (abortus) neticelenebilmektedir. Düşüklerin ve erken doğumların; virüslere, ilâçlara veya genetik faktörlere bağlı birçok sebebi olabilir. Ancak, bebeği anne karnına bağlayan yapıştırıcı fonksiyonundaki fibronektin olmazsa yahut bu proteinin çalışmasında bir problem olursa, düşük ihtimali artar. Fibronektin, binaların tuğlaları arasındaki harç gibidir; canlılar için âdeta vazgeçilmez bir tutkaldır. Bu tutkalın üretilip uygun yere nakledilmesi, girift biyokimyevî hâdiselerle olmaktadır. Tutkal proteinini üretemeyen farelerin yavrularının, anne karnında erken dönemde öldükleri gözlenmiştir. Canlı hücreler için özel yaratılmış bu harika tutkal; bebeği sarmalayan koryon zarı vesilesiyle üretilir. Ceninde üretilen fibronektin, normal gebeliklerin ilk aylarında ceninin yüzdüğü amniyon sıvısında yüksek nispette bulunur; ancak gebeliğin sonlarına doğru azalır. 35. hafta civarında annenin vücut sıvılarında bu yapışkan proteinin tespit edilmesi, anne-bebek (plesanta-uterus) birlikteliğinin bozulmaya başladığını, diğer bir deyişle erken doğum veya düşük riski olduğunu gösterir. Embriyodaki fibronektinin bu özelliği kullanılarak, bebek ve anne için risk olabilecek erken doğum ihtimali önceden tespit edilebilmektedir.



Şaşırtıcı keşif
Fibronektinin keşfi, enteresan olmuştur. Normal hücreler, lâboratuvarda kullanılan plâstik kaplara sıkıca bağlanırken, kanser hücreleri zayıf tutunmuştur. Buradan hareketle kanser hücrelerinin fibronektin muhteviyatının az olduğu için böyle davrandığı tespit edilmiştir. Yapıştırıcısı olmayan kanser hücresi serbest kalmakta, bu hücrenin çevre dokulara yayılması için önündeki engellerden biri ortadan kalkmaktadır. Anne karnında gelişim için vazgeçilmez bir yapıştırıcı olan fibronektin, aynı zamanda yara kapanmasında da önemli bir unsurdur. Fibronektin yardımıyla yaralar daha hızlı ve mükemmel şekilde kapatılmaktadır.

Hücreler arası bölümün ana proteinlerinden olan fibronektin, hücre içerisindeki on binlerce proteinden sadece biridir. Bağ dokunun önemli bir elemanı olan bu yapıştırıcı, bilinen proteinlere göre daha büyük ve ağırdır. 2.500 aminoasitin yan yana dizilmesiyle sentezlenen fibronektinin iki türü vardır:

1. Karaciğerde üretilen ve kanda bulunanlar;
2. Hücre dışı yapıda kullanılanlar.

Bilim insanları, uzun yıllar hücre içiyle ilgilenmişlerdir; hücreler arasındaki matriks bölge bu süreçte ihmal edilmiştir. Son yıllarda, hücreler arası bölgenin de en az hücre içi kadar girift olduğu anlaşılmıştır. Hücreler arası bölge (ekstraselüler matriks), hücrelerin doku şeklinde organize olmaları için yaratılmıştır. Ayrıca, ekstraselüler matriks ve onun içerisindeki fibronektin gibi birçok protein ve molekül; hücre çoğalması, büyümesi, farklılaşması, bağlanması, hareketi ve göçü gibi birçok görevde rol alır. Meselâ, kan pıhtılaşması hâdisesinde, pıhtı bölgesindeki hücrelerin hareketi esnasında tutkal protein olmazsa, hücreler yollarını şaşırmaktadır. Bu hâdise 1986’da keşfedilmiştir. Yapıştırıcı madde, transglutaminaz gibi enzimlerle reaksiyona girerek pıhtı oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Aslında kapanmayan yaralar, bizlere çok şeyler ilham ediyor. Küçücük bir yaramızı bile kapatmaya gücümüz yok. Ama bizi yaratan Kudret, küçücük moleküllere; elsiz, gözsüz proteinlere bu harika işleri, son derece süratli ve kusursuz bir şekilde gördürmektedir. Yılan zehirlerinde fibronektine bağlanıp, onu engelleyen bir madde vardır. Bu madde pıhtılaşmada rol alan fibronektini tesirsiz hâle getirmektedir. Böylece ısırılan kurban, kanı pıhtılaşmadığından ölmektedir.



Yara iyileşmesinde fibronektin
Bu çok yönlü tutkal, yara iyileşme dokusunun temel taşlarındandır. Fibronektin, diğer hücreler arası bölgede bulunan moleküllere sıkıca bağlanarak, onların lüzumsuz ve tehlikeli bölgelere sızmasına engel teşkil eder. Örümcek, iki dal arasına ağ atarak, kendine yol açar. Fibronektin de benzer şekilde hareket eder ve göçe hazırlanan hücrelere gideceği yolu ve istikameti gösterir. Örümcek ağını fibronektine benzetirsek; örümceği de hücreler arası bölgede hareket eden proteinlerden birine benzetebiliriz. Daha enteresan bir nokta ise; fibronektinin, hücreler arası matrikste sinyalizasyon vazifesi görmesidir. Hücreler, belli bir gaye için bir yerden başka bir yere göç ederken, fibronektin ve benzeri proteinler birer pusula gibi çalışmakta ve onlara yön göstermektedir. Yapıştırıcı molekül fibronektin, hücre içi bir tür yol gösterici memur gibi çalıştırılarak, bir şeyden çok şeylerin yapılabileceği gösterilmektedir. Bu fonksiyon, bilhassa derideki yaraların kapanmasında vazifeleri olan “keratinosit” hücreleri üzerinde gösterilmiştir. Yara bölgesinde açığa çıkan maddeler, yara kapanmasında görevli hücreleri aktif hâle getirmekle vazifelidir. Bunu takiben hücrelerin yüzeylerindeki alıcı moleküller, fibronektine tam kenetlenmesi için ince bir ayarla değişikliğe uğratılır. Bütün bunlar çok hassas hesaplamaları, küllî bir ilim ve iradeyi gerektiren biyolojik hâdiselerdir. Tesadüflerle gerçekleşmiş olsa, küçük bir hata bütün sistemin çökmesine yol açabilirdi. Nanometre boyutundaki hücre içini düşünelim. Hücre içinde, on binlerce protein ve on binlerce sinyal molekülü var. Mesajları taşıyan binlerce posta memuru, kargoları tasnifleyen yüzlerce merkez var. Buradaki ufacık bir hatada her şey içinden çıkılmaz bir hâl alacaktır. Sineklerle yapılan çalışmalarda, sinyal iletim sistemindeki hatalar neticesi sineğin gözü, kafa yerine ayakta ortaya çıkmıştır.

Fibronektinlerin yara iyileşmesindeki rolünü araştıran F. Grinnel, hücreler arası bölgeyi (matriks), bir buz tabakasına benzetir. Moleküllerin hareketi, buz üstünde yürümek kadar zordur. Fibronektin ve benzeri binlerce molekülün hücreler arası bölgede bolca mevcudiyeti, diğer moleküllerin ve hücrelerin rollerini tam yapmalarını sağlayarak, düşük doğumların önüne geçilmesine, yaraların daha çabuk iyileşmesine vesile olmaktadır. Fibronektin üzerine yapılacak yeni araştırmalarla, belki de kanser metastazlarının (uzak dokulara yayılmalarının) mekanizması, daha iyi anlaşılabilecektir.

Konular