Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın İdamı (25 Aralık 1683)

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın İdamı (25 Aralık 1683)

17. asrın meşhur ve kudretli sadrazamlarından Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Merzifon'un yakın köylerinden Marınca'da 1634 yılında doğmuştur. Babası timarlı sipahilerden Oruç Bey'dir. Babası, 4. Murad'ın Bağdat muhasarası esnasında şehit düştüğünde dört yaşlarında idi. Şehit çocuğunu Köprülü Mehmed Paşa himayesine alarak onun, oğlu Fazıl Ahmed Paşa ile iyi bir eğitim almasını sağlamış, daha sonra ona kızını vererek damadı yapmıştır. Merzifonlu, Köprülü Mehmed Paşa'nın iltimasıyla devlet kademelerinde süratle yükselmiştir. Önce Diyarbakır Eyaleti Valiliğine, akabinde Fazıl Ahmed Paşa'nın sadrazamlığı esnasında Kaptan-ı Deryalığa getirilmiştir. Daha sonra da üçüncü vezir olarak Divân-ı Hümayûn'a katılmıştır. Lehistan üzerine yapılan Kamaniçe Seferi'ne Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa ile katılarak hem savaş esnasında hem de barış müzakerelerinde önemli görevler ifa etmiştir. Fazıl Ahmed Paşa'nın hastalığı sırasında kendisine vekâlet eden Mustafa Paşa, sadrazamın vefatıyla sadrazamlığa getirilmiştir (1676). İlk icraatı Rus Kazakları, Lehliler ve Ruslarla münasebetlerin yoluna konulmasıdır. Bunun için Kara Mustafa Paşa, Padişah 4. Mehmed ile birlikte sefere çıkmış, padişahın Hacıoğlu-Pazarcığında kalmasıyla kendisi serdar-ı ekrem olarak sefere devam ederek Kazak ve Ruslarla yapılan birçok savaştan sonra Çehrin Kalesi'ni yeniden ele geçirmeye muvaffak olmuştur (20 Temmuz 1678). Ancak bu sefer neticeleri itibarıyla değerlendirildiğinde, askere ve hazineye büyük sıkıntı ve külfet getiren bir sefer olmaktan öteye gidememiştir.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Osmanlı ve Avrupa tarihini yakından alâkadar eden en önemli seferi, Avusturya üzerine yapılan ve Viyana'nın ikinci defa kuşatılmasıyla neticelenen seferdir. Devlet-i Âliyye, Köprülüler devrinde büyük bir güç ve şevket kazanmıştır. Sadrazam, bu ihtişamın devam etmesi ve Kanunî Sultan Süleyman döneminde alınamayan Viyana'nın fethedilerek hem Avusturya'nın dünya muvazenesinde bir güç olmaktan çıkarılması hem de Osmanlı hâkimiyetinin Avrupa içlerine kadar götürülmesi fikrini benimser. Padişahın da ikna edilmesiyle başlayan seferde, 14 Temmuz 1683 günü Viyana muhasara altına alınır. Sadrazamın tedbirsizliği, yaşanan ihanetler ve Avrupa devletlerinin organize olarak Avusturyalıların yardımına gelmesiyle Viyana Kuşatması başarısızlıkla neticelenir. Ancak telâfisi mümkün olmayan bir durum yoktur. Nitekim Kanunî Sultan Süleyman da Viyana'yı kuşatmış; fakat alamamıştır. Padişah da önceleri meseleye bu şekilde bakmıştır. Hattâ sadrazama kılıç ve hil'at göndermek suretiyle kendisini teskin ve taltif etmiştir.

Meseleye Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın önemli devlet görevlerindeki rakiplerinin mü­dâhil olmaları ve devamlı şekilde padişahı etkilemeye çalışmalarıyla durum bir ânda faciaya dö­nüşür. Köprülüleri çok seven ve koruyan Valide Hatice Tarhan Sultan'ın kısa bir zaman önce vefat etmesi, Mustafa Paşa'nın rakiplerine büyük bir fırsat sağlar. Sadrazam o sırada kuşatma esnasındaki ve sonrasındaki mağlubiyetleri telâfi etmeye çalışarak önce Budin'e daha sonra Belgrat'a çekilmiştir. Mağlubiyete sebep olan görevlileri idam ettirmiş, çeşitli görevlere yeniden tayinler yaparak durumun daha kötüye gitmesine engel olacak tedbirleri almaya çalışmıştır. Kızlarağası ve üçüncü vezirin gayretleriyle önce padişahın gözünden düşürülen Mustafa Paşa'nın bir süre sonra da idamına ferman çıkar. İdam edildiğinde 49 yaşındadır. Belgrat'a gömülür. Bilâhare İstanbul'da padişah tarafından yaptırılan türbesine nakledilir.
Kara Mustafa Paşa; dönemin kaynaklarında cesur, zeki, kabiliyetli ve fikirlerinde muannit bir kimse olarak gösterilmektedir. Ancak dost-düşman herkesin üzerinde ittifak ettiği husus, Viyana bozgunu akabinde başlayan kötü gidişatı engelleyebilecek ondan başka bir kimsenin bulunmadığıdır. İdamından sonra, kendisi seviyesinde başka bir devlet adamı bulunamadığından, Viyana bozgunu Osmanlı için bir faciaya dönüşmüş ve Orta Avrupa ve Balkanlardaki topraklar hızla elden çıkarak Osmanlı tarihinin en kötü dönemlerinden birisini netice veren 1699 Karlofça Anlaşması imzalanmıştır.

Kara Mustafa Paşa, başta İstanbul olmak üzere Edirne'de, Belgrat'ta, Kayseri'de ve memleketi Merzifon'da çeşitli hayır eserleri ve vakıflar tesis etmiştir. Mustafa Paşa'nın idamı, tarihimizde çok sık rastladığımız kendi menfaatlerini devletin ve milletin menfaatlerinden üstün tutan, idealleri olmayan, günlük çekişmeler içerisinde kendisini kaybetmiş devlet adamlarının entrikalarının bir neticesidir.

Konular