Paşalar ve Bilim
Bugünkü “General” unvanı Osmanlı Devleti’nde “Paşa” unvanı ile ifade edilmekteydi. Sultan I. Murad (1362-1389) döneminden itibaren Osmanlıların en yüksek askerî ve mülkî unvanı olan paşalık kurumunda çok sayıda kıymetli devlet adamı görev yapmıştır. Sadece II. Meşrutiyetin hemen akabinde 600 kadar paşanın varlığından söz edilmektedir. Cumhuriyet döneminde sadece askerler için kullanılan paşa unvanı, 26 Teşrinisani 1934 tarih ve 2590 sayılı kanunla resmen kaldırılarak yerine halen kullanılmakta olan Batı menşeli general ikame edilmiştir. Bugün hala bazı ülkelerde paşa terimi hala kullanılmaktadır.
Osmanlı paşaları askerî ve mülkî görevlerinin yanı sıra ilmî faaliyetlerde de bulunmuşlar ve dünya bilimine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Özellikle on dokuzuncu yüzyılda yetişen, askerî görevlerinin yanı sıra ilmî faaliyetleri ile öne çıkan Osmanlı paşaları arasında dikkat çeken birkaç ismi burada zikredeceğiz ve Osmanlı paşalarının şimdiye kadar pek bilinmeyen önemli bir yönünü ortaya koyacağız.
İlk olarak askeri alanda pek çok eser telif etmiş olan Gazi Ahmed Muhtar Paşa’dan bahsetmek istiyorum. Aslen Bursalı olan paşa Askerî görevlerinin yanı sıra Sultan Abdülmecid'in oğlu Nureddin Efendi ile Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzeddin Efendi'lerin hocalığını yapmış; Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahatine de (1867) şehzade hocası olarak katılmıştır. Askeri okullarda çeşitli konularda dersler veren Paşa, pek çok savaşta başarılı bir şekilde mücadele etmiştir. Bir ara Erzurum Valiliği de yapan paşa Sultan Abdülhamid’in saltanatının ilk yıllarında yapılan Rus Harbi’nde yine Erzurum cephesinde Ruslara karşı peş peşe galibiyetler almış ve bunun üzerine Sultan tarafından “Gazi” unvanına layık görülmüştür. Pek çok isyanın bastırılmasında kumandan olarak görev yapan Paşa, 21 Temmuz 1912 yılında İttihat ve Terakki'nin kötü yönetimi üzerine artan muhalefetin önlenmesi için, şöhreti ve tarafsızlığı göz önünde bulundurularak sadrazamlığa getirildi. Uzun süren siyasi ve askerî hayatı 1914 yılında sona eren Gazi Ahmed Muhtar Paşa çok iyi Fransızca bilirdi. Askeri ve siyasi görevlerinin yanında İlmi faaliyetlerle de meşgul olan Ahmed Muhtar Paşa matematik ve astronomi sahalarında çok sayıda önemli eser telif etti. Geniş bir coğrafyada ilgi gören ve pek çok defa basılan eserleri, özellikle devrinin astronomi ve matematik ilimlerine ışık tutması açısından değerlidir. Onun öne çıkan eserleri şunlardır. Astronomi: Islâhu't-takvîm. Eserde, Osmanlıların kullandıkları mali takvimin eksik ve hatalı yönlerine işaret edildikten sonra hicri-şemsi yıl esasına göre yeni bir takvim teklif edilmektedir; Riyâzü'l-Muhtâr. Basîta, usturlap ve benzeri aletlerle yapılan zaman ve astronomik hareket ölçmeleriyle enlem ve boylam tayinleri hakkındadır; Serâ'irü'l-Kur'ân fî tekvîni ve İfnâi ve İftâ'i ve İ'âdeti'l-ekvân. Bu eser, Kuran-ı Kerim'deki astronomiyle ilgili ayetlerin yeni ilmi gelişmelere uygunluğunu ele alır. Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın çok sayıda mühim eseri bulunmaktadır.
Bir diğer Paşa ise yine aynı isimdeki Ferik Ahmed Muhtar Paşa’dır. Mühendishane-i Berr-i Hümayun’u (Deniz Mühendislik okulu) bitirdikten sonra orduya katılan ve kısa zamanda başarılarıyla dikkat çekerek Sultan Abdülhamid tarafından Ferik (korgeneral) rütbesine yükseltilen Muhtar Paşa bir zaman sonra Avrupa’ya gönderilmiştir. Müzecilik üzerine çalışmalar yapan paşa, döndükten sonra Mühendishane nazırlığı görevinde bulunmuş ve bu esnada bir komisyon kurarak Aya İrini Kilisesinde bugünkü Askerî Müze’nin ilk halini açmıştır. Esliha-i Askeriye ismi verilen bu müzenin ilk müdürü de kendisi olmuştur ve uzun süre bu görevde kalmıştır. Eski yeniçeri kıyafethanesi müzeye nakledilmiş ve müzede bulunan eşyanın sayımı yapılarak envanter defteri çıkartılmıştır. Halkın ziyaretine açılan müzeye kütüphane, atış poligonu ve sinema eklendi. Enver Paşa'nın teşvik ve yardımlarıyla yeniçeri mehterini temsil etmek maksadıyla, aslına uygun bir tarzda 1914 yılında Mehterhane-i Hakani faaliyete geçirildi. Kendisi de müzikle ilgilenen Ahmed Muhtar Paşa rast makamında bir de mehter marşı besteledi. Muallim İsmail Hakkı Bey’in mahur makamında bestelediği “Gafil ne bilir nesve-i pür şevk-i vegayı” mısraıyla başlayan marşın da güftesini yazdı. Arapça, Farsça, Fransızca, Rumca, Latince ve Almanca bilen paşanın çok sayıda ilmi eseri de bulunur. Tümünü Türkçe olarak kaleme aldığı eserleri üç grupta mütalaa edilebilir. Askeri okullarda hoca iken ders kitabı olarak hazırladığı tercüme veya telif kitaplar; dönemin muhtelif gazete ve dergilerinde neşrettiği askerlik ve benzeri konularla ilgili kitap ve makaleleri ve Türk askeri tarihine ait genel eserleri. Muhtar Paşa’nın eserlerinin her birinin ayrı ayrı incelenmesi gerekir.
Üçüncü olarak bahsedeğimiz paşa ise tıp alanında başarıları ile dünya çapında ün yapmış olan Esad Işık Paşa’dır. Göz üzerine Paris’e eğitim almak üzere giden Esad Işık, buradaki bazı öğrencilerin “Türkler bu okulu bitiremez” demesi üzerine Paris Tıp Fakültesine yazılarak burada ikinci tıp diplomasını aldı. .”Essai sur la semiologie del2 exophtalmie” (Ekzoftalmi Semiyolojisi Üzerine Bir Deneme) adlı teziyle göz hastalıkları uzmanı oldu. Türkiye’ye döndükten sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de göreve başladı. Bir süre sonra Demirkapı Askeri Tıbbiyesi’nde muallimliğe yani göz hastalıkları profesörlüğüne yükseldi. Aynı yıl Türkiye’de ilk defa müstakil bir göz kliniği kurdu. Alman fizik bilginlerinden Helmholtz’un 1851’de keşfettiği basit oftalmoskopu 1903 yılında yeniden düzenleyerek kendi adıyla literatüre geçen, düz ve konkav aynaların bir arada olduğu, çift aynalı yeni bir oftalmoskop geliştirdi. Bu alet "Dr. Esad Oftalmoskopu" bütün dünyada tanındı ve kullanıldı.
Buna ilaveten Yalandan göz hastalığı iddiasında bulunanların muayenesine mahsus olarak “Esad Stereoskopu” adı verilen bir buluşu geliştirdi.
Bu başarılı bilim adamı ve asker Esad Paşa, 16 Mart 1920’de İstanbul’un İngilizlerce işgali üzerine Malta’ya sürgün edildi; Ailesine çeşitli eziyetler yapıldı. Hanımına yazdığı mektupta, “Malta benim için bir dershane, bir tecrübe mektebi oldu. Hele Garb (Batı) medeniyeti hakkında fikrim tamamen tenevvür etti (aydınlandı)” diyerek işgal kuvvetlerinin gerçek yüzünü ortaya koydu. Sürgünden döndükten sonra İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki görevini sürdürerek pek çok göz hekimi yetiştirdi.
Figure 3 Müderris, Doktor ve Göz Mütehassısı Esad "Işık" Paşa 1865-1936.
Son olarak bahsedeceğimiz Osmanlı paşası ise Linear Cebir konusunda dünyaya ismini duyuran Büyük Türk Matematikçisi Hüseyin Tevfik Paşa’dır (1832-1901). Aslen vidinli olan ve İstanbul’da Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da eğitim alan Paşa, eğitimini tamamladıktan sonra pek çok askeri ve sivil okulda dersler vermiş, askeri ve mülkî görevlerde bulunmuştur. Verdiği dersler arasında cebir, yüksek cebir, geometri, analiz, diferansiyel ve entegral hesap dersleri bulunurdu. Bir süre Paris’te çalışmalar yapan paşa burada askeri görevinin yanı sıra Paris Üniversitesi'ne ve College de France'a da devam edip matematik konusunda bilgisini artırdı. Daha sonra İstanbul’a döndü ve başka bir görevle birkaç yıllığına Amerika’ya gitti. Pek çok askeri ve siyasi görevde bulunan Paşa İngilizce ve Fransızca bilirdi. Almanya birinci rütbeden Egel Ruj, Fransa ikinci rütbeden Légion d’honneur ve Belçika ikinci rütbeden Leopold nişanlarını verdi. New Island Tarih Cemiyeti azalığına tayini münasebetiyle Fransızca söylediği Memâlik-i Osmâniye ve İslâmiyet adlı nutukları meşhur olmuştur. Modern Osmanlı matematiğinin en mühim simalarından birisi olan Hüseyin Tevfik matematik, astronomi ve fizik sahalarında mühim eserler telif eden âlimlerden birisidir. Amerika'da bulunduğu yıllarda balistik ve matematik gibi ilimlerle uğraştı ve hisab-ı müsenna denilen lineer cebirle ilgili Linear Algebra adlı meşhur eserini İngilizce olarak telif etti. Modern matematiğe dair Osmanlılarda yazılan ilk eserdir. Paşanın bu eserinin yanı sıra çok sayıda eseri vardır.
“Linear Algebra” adlı kitabının ilk baskısı 1882 de 69 sayfa, ikinci baskısı 1892 de genişletilmiş ve düzeltilmiş olarak 188 sayfa olarak İstanbul’da basılmıştır. Bu nedenle Paşa bütün Osmanlı tarihinde temel bilimler alanında orijinal çalışma yapan ve yayınlayan ilk bilim insanımızdır. Paşa “Linear Algebra” kitabıyla Dünya’da ilkler arasında yer alan önder araştırmacı olma unvanına sahiptir. Bu eser Linear Algebra konusunda dünyada yazılmış ve basılmış ve alanında pek çok yeniliği getiren en mühim eserlerden birisidir.
Yazımızın başından beri ele aldığımız dört Osmanlı paşasının askeri ve mülkî görevlerinin yanı sıra ilmî alanlarda da çalışmalar yaptığını çok sayıda ve farklı alanlarda eser yazdığını tespit ettik. Bu kısa yazıda göstermek istediğimiz Osmanlı paşalarının sadece kendi askerî alanlarında değil, başka alanlarda da çalışmalar yaptıklarını ve dünya çapında ses getirecek çalışmalara imza attıklarına işaret ettik. Bu çalışmalar paşaların ilme verdiği değeri göstermesi açısından, bugün itibariyle son derece dikkat çekicidir.
Osmanlı paşaları askerî ve mülkî görevlerinin yanı sıra ilmî faaliyetlerde de bulunmuşlar ve dünya bilimine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Özellikle on dokuzuncu yüzyılda yetişen, askerî görevlerinin yanı sıra ilmî faaliyetleri ile öne çıkan Osmanlı paşaları arasında dikkat çeken birkaç ismi burada zikredeceğiz ve Osmanlı paşalarının şimdiye kadar pek bilinmeyen önemli bir yönünü ortaya koyacağız.
İlk olarak askeri alanda pek çok eser telif etmiş olan Gazi Ahmed Muhtar Paşa’dan bahsetmek istiyorum. Aslen Bursalı olan paşa Askerî görevlerinin yanı sıra Sultan Abdülmecid'in oğlu Nureddin Efendi ile Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzeddin Efendi'lerin hocalığını yapmış; Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahatine de (1867) şehzade hocası olarak katılmıştır. Askeri okullarda çeşitli konularda dersler veren Paşa, pek çok savaşta başarılı bir şekilde mücadele etmiştir. Bir ara Erzurum Valiliği de yapan paşa Sultan Abdülhamid’in saltanatının ilk yıllarında yapılan Rus Harbi’nde yine Erzurum cephesinde Ruslara karşı peş peşe galibiyetler almış ve bunun üzerine Sultan tarafından “Gazi” unvanına layık görülmüştür. Pek çok isyanın bastırılmasında kumandan olarak görev yapan Paşa, 21 Temmuz 1912 yılında İttihat ve Terakki'nin kötü yönetimi üzerine artan muhalefetin önlenmesi için, şöhreti ve tarafsızlığı göz önünde bulundurularak sadrazamlığa getirildi. Uzun süren siyasi ve askerî hayatı 1914 yılında sona eren Gazi Ahmed Muhtar Paşa çok iyi Fransızca bilirdi. Askeri ve siyasi görevlerinin yanında İlmi faaliyetlerle de meşgul olan Ahmed Muhtar Paşa matematik ve astronomi sahalarında çok sayıda önemli eser telif etti. Geniş bir coğrafyada ilgi gören ve pek çok defa basılan eserleri, özellikle devrinin astronomi ve matematik ilimlerine ışık tutması açısından değerlidir. Onun öne çıkan eserleri şunlardır. Astronomi: Islâhu't-takvîm. Eserde, Osmanlıların kullandıkları mali takvimin eksik ve hatalı yönlerine işaret edildikten sonra hicri-şemsi yıl esasına göre yeni bir takvim teklif edilmektedir; Riyâzü'l-Muhtâr. Basîta, usturlap ve benzeri aletlerle yapılan zaman ve astronomik hareket ölçmeleriyle enlem ve boylam tayinleri hakkındadır; Serâ'irü'l-Kur'ân fî tekvîni ve İfnâi ve İftâ'i ve İ'âdeti'l-ekvân. Bu eser, Kuran-ı Kerim'deki astronomiyle ilgili ayetlerin yeni ilmi gelişmelere uygunluğunu ele alır. Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın çok sayıda mühim eseri bulunmaktadır.
Bir diğer Paşa ise yine aynı isimdeki Ferik Ahmed Muhtar Paşa’dır. Mühendishane-i Berr-i Hümayun’u (Deniz Mühendislik okulu) bitirdikten sonra orduya katılan ve kısa zamanda başarılarıyla dikkat çekerek Sultan Abdülhamid tarafından Ferik (korgeneral) rütbesine yükseltilen Muhtar Paşa bir zaman sonra Avrupa’ya gönderilmiştir. Müzecilik üzerine çalışmalar yapan paşa, döndükten sonra Mühendishane nazırlığı görevinde bulunmuş ve bu esnada bir komisyon kurarak Aya İrini Kilisesinde bugünkü Askerî Müze’nin ilk halini açmıştır. Esliha-i Askeriye ismi verilen bu müzenin ilk müdürü de kendisi olmuştur ve uzun süre bu görevde kalmıştır. Eski yeniçeri kıyafethanesi müzeye nakledilmiş ve müzede bulunan eşyanın sayımı yapılarak envanter defteri çıkartılmıştır. Halkın ziyaretine açılan müzeye kütüphane, atış poligonu ve sinema eklendi. Enver Paşa'nın teşvik ve yardımlarıyla yeniçeri mehterini temsil etmek maksadıyla, aslına uygun bir tarzda 1914 yılında Mehterhane-i Hakani faaliyete geçirildi. Kendisi de müzikle ilgilenen Ahmed Muhtar Paşa rast makamında bir de mehter marşı besteledi. Muallim İsmail Hakkı Bey’in mahur makamında bestelediği “Gafil ne bilir nesve-i pür şevk-i vegayı” mısraıyla başlayan marşın da güftesini yazdı. Arapça, Farsça, Fransızca, Rumca, Latince ve Almanca bilen paşanın çok sayıda ilmi eseri de bulunur. Tümünü Türkçe olarak kaleme aldığı eserleri üç grupta mütalaa edilebilir. Askeri okullarda hoca iken ders kitabı olarak hazırladığı tercüme veya telif kitaplar; dönemin muhtelif gazete ve dergilerinde neşrettiği askerlik ve benzeri konularla ilgili kitap ve makaleleri ve Türk askeri tarihine ait genel eserleri. Muhtar Paşa’nın eserlerinin her birinin ayrı ayrı incelenmesi gerekir.
Üçüncü olarak bahsedeğimiz paşa ise tıp alanında başarıları ile dünya çapında ün yapmış olan Esad Işık Paşa’dır. Göz üzerine Paris’e eğitim almak üzere giden Esad Işık, buradaki bazı öğrencilerin “Türkler bu okulu bitiremez” demesi üzerine Paris Tıp Fakültesine yazılarak burada ikinci tıp diplomasını aldı. .”Essai sur la semiologie del2 exophtalmie” (Ekzoftalmi Semiyolojisi Üzerine Bir Deneme) adlı teziyle göz hastalıkları uzmanı oldu. Türkiye’ye döndükten sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de göreve başladı. Bir süre sonra Demirkapı Askeri Tıbbiyesi’nde muallimliğe yani göz hastalıkları profesörlüğüne yükseldi. Aynı yıl Türkiye’de ilk defa müstakil bir göz kliniği kurdu. Alman fizik bilginlerinden Helmholtz’un 1851’de keşfettiği basit oftalmoskopu 1903 yılında yeniden düzenleyerek kendi adıyla literatüre geçen, düz ve konkav aynaların bir arada olduğu, çift aynalı yeni bir oftalmoskop geliştirdi. Bu alet "Dr. Esad Oftalmoskopu" bütün dünyada tanındı ve kullanıldı.
Buna ilaveten Yalandan göz hastalığı iddiasında bulunanların muayenesine mahsus olarak “Esad Stereoskopu” adı verilen bir buluşu geliştirdi.
Bu başarılı bilim adamı ve asker Esad Paşa, 16 Mart 1920’de İstanbul’un İngilizlerce işgali üzerine Malta’ya sürgün edildi; Ailesine çeşitli eziyetler yapıldı. Hanımına yazdığı mektupta, “Malta benim için bir dershane, bir tecrübe mektebi oldu. Hele Garb (Batı) medeniyeti hakkında fikrim tamamen tenevvür etti (aydınlandı)” diyerek işgal kuvvetlerinin gerçek yüzünü ortaya koydu. Sürgünden döndükten sonra İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki görevini sürdürerek pek çok göz hekimi yetiştirdi.
Figure 3 Müderris, Doktor ve Göz Mütehassısı Esad "Işık" Paşa 1865-1936.
Son olarak bahsedeceğimiz Osmanlı paşası ise Linear Cebir konusunda dünyaya ismini duyuran Büyük Türk Matematikçisi Hüseyin Tevfik Paşa’dır (1832-1901). Aslen vidinli olan ve İstanbul’da Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da eğitim alan Paşa, eğitimini tamamladıktan sonra pek çok askeri ve sivil okulda dersler vermiş, askeri ve mülkî görevlerde bulunmuştur. Verdiği dersler arasında cebir, yüksek cebir, geometri, analiz, diferansiyel ve entegral hesap dersleri bulunurdu. Bir süre Paris’te çalışmalar yapan paşa burada askeri görevinin yanı sıra Paris Üniversitesi'ne ve College de France'a da devam edip matematik konusunda bilgisini artırdı. Daha sonra İstanbul’a döndü ve başka bir görevle birkaç yıllığına Amerika’ya gitti. Pek çok askeri ve siyasi görevde bulunan Paşa İngilizce ve Fransızca bilirdi. Almanya birinci rütbeden Egel Ruj, Fransa ikinci rütbeden Légion d’honneur ve Belçika ikinci rütbeden Leopold nişanlarını verdi. New Island Tarih Cemiyeti azalığına tayini münasebetiyle Fransızca söylediği Memâlik-i Osmâniye ve İslâmiyet adlı nutukları meşhur olmuştur. Modern Osmanlı matematiğinin en mühim simalarından birisi olan Hüseyin Tevfik matematik, astronomi ve fizik sahalarında mühim eserler telif eden âlimlerden birisidir. Amerika'da bulunduğu yıllarda balistik ve matematik gibi ilimlerle uğraştı ve hisab-ı müsenna denilen lineer cebirle ilgili Linear Algebra adlı meşhur eserini İngilizce olarak telif etti. Modern matematiğe dair Osmanlılarda yazılan ilk eserdir. Paşanın bu eserinin yanı sıra çok sayıda eseri vardır.
“Linear Algebra” adlı kitabının ilk baskısı 1882 de 69 sayfa, ikinci baskısı 1892 de genişletilmiş ve düzeltilmiş olarak 188 sayfa olarak İstanbul’da basılmıştır. Bu nedenle Paşa bütün Osmanlı tarihinde temel bilimler alanında orijinal çalışma yapan ve yayınlayan ilk bilim insanımızdır. Paşa “Linear Algebra” kitabıyla Dünya’da ilkler arasında yer alan önder araştırmacı olma unvanına sahiptir. Bu eser Linear Algebra konusunda dünyada yazılmış ve basılmış ve alanında pek çok yeniliği getiren en mühim eserlerden birisidir.
Yazımızın başından beri ele aldığımız dört Osmanlı paşasının askeri ve mülkî görevlerinin yanı sıra ilmî alanlarda da çalışmalar yaptığını çok sayıda ve farklı alanlarda eser yazdığını tespit ettik. Bu kısa yazıda göstermek istediğimiz Osmanlı paşalarının sadece kendi askerî alanlarında değil, başka alanlarda da çalışmalar yaptıklarını ve dünya çapında ses getirecek çalışmalara imza attıklarına işaret ettik. Bu çalışmalar paşaların ilme verdiği değeri göstermesi açısından, bugün itibariyle son derece dikkat çekicidir.
Konular
- GENTİLE BELLİNİ KİMDİR?
- ULEMA+ORDU+PÂDİŞAH=OSMANLI DEVLETİ
- Tanzimat Fermanı ve Bazı Gerçekler
- Tanzimat Fermanı ve Bazı Gerçekler
- HAMDULLAH SUPHİ ANLATIYOR
- İSİM İLE MÜSEMMÂ BİR MUALLİM:MUALLİMNÂCİ
- 18 MART ZAFERİNİN BİLİNMEYEN YANLARI
- “NUSRET“ LE GELEN NUSRET
- ABD TAM 70 MİLYON KIZILDERİLİYİ KATLETTİ
- Rahiplerin müslüman avı
- 2100 tarihinde neler olacak işte tahminler
- ÖSYM'NİN YAPTIĞI AÇIKLAMA
- BDDK'dan Basel III için bir adım daha
- Avrupa'da istihdam sorununa çare aranıyor
- Bilim adamları, dişeti hücrelerinden diş üretti
- Necatigil’in kendi sesinden şiirler
- Mikro alemde yolculuk: Nanoteknoloji
- Bosna'nın Bağımsızlığını Kazanması (Mart 1992)
- Kırım'ın Elden Çıkması
- 21.yüzyılın teknolojisi:Biyoteknoloji
- Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın İdamı (25 Aralık 1683)
- Fen ve Teknoloji Dünyasından "Hızlı Trenlerdeki Yeni Gelişmeler"
- Muhteşem Süleyman
- Hücre ve Doku Tutkalı
- Sıfır rakamını kim buldu?
- Alay Beyi Nedir ve Kimlere Denir?
- Fransa'da Endülüs Tarafından Fethedilecekti
- Tarihte İlk Eczane Müslümanlarca Kurulmuştu
- TARSUS:Elektrikle Aydınlanan İlk Şehir
- Selimiye Camii'nin Esrarı