Yunan Devleti batağa batmıştı

Geriye dönüş için çok geçti. Osmanlı Devleti Yunanistan’a karşı takip ettiği “hoşgörü” ve “serinkanlılık” politikasını bir yana bırakarak, Yunanistan’a ders verme zamanının geldiğine karar vermişti. 2 Şubat’ta Girit’teki Türk kuvvetleri harekete geçtiler. Yakaladıkları ihtilalcileri idam ettiler. Osmanlı Hükümeti, Girit ihtilâline ve Yunan işgaline son vermek için Girit’e asker yolladı. Yunanistan buna tepki gösterdi. Verdiği notada, “Girit adasındaki Ortodoksların can güvenliğini korumak için Türk askerinin Girit’e ayak basmasına izin vermeyiz” tehdidi yer alıyordu. Bir destan daha yazılıyor.

Yunanistan’ın bağımsızlık yıldönümü olan 25 Mart 1897′de Atina’da savaş isterisi ve gösterileri zirveye ulaştı. O gün Türk topraklarına saldırıya geçildiği söylentisi yayıldı. Bu söylenti 2 gün sonra gerçekleşti. 27 Mart 1897′cle Yunanlı subaylar Epir ve Makedonya’ya giderek oradaki çetecilerin başına geçtiler ve Osmanlı Devleti’ne saldırdılar. Türk ordusu aynı gün harekete geçerek stratejik mevkileri ele geçirdi.

Yunan ordusunun başkomutanı Kral Yorgo idi. 1897 TürkYunan savaşının duyulması üzerine Kıbrıs, Girit, Rusya, Avrupa ve Anadolu’dan (İstanbul ve İzmir’den) Ortodokslar gönüllü olarak Yunan ordusuna katıldılar. Yunanistan bu savaşa yıllarca hazırlanmıştı. Avrupa’da eğitim gönnüş kurmay subaylara bol silah ve cephane verdi. Yunan ordusu daha savaşın ilk günlerinde adeta bir sabun köpüğü gibi dağılmış, paniğe kapılan Yunanlı subay ve erler geri çekilmeye başlamışlardı. Türk ordusu, tüm eksikliklerine rağmen 21 gün içinde bütün Tesalya’yı fethetmiş ve başkent Atina’ya kadar dayanmıştı. Atina düşmek üzere iken Batılı ülkeler bir kez daha araya girdiler.

Masada kaybedilen Girit Osmanlı’nın son yıllarında ve İstiklâl Savaşı’nda Türkiye, Yunanistan’a karşı zafer kazandığı halde barış masasında kaybeden taraf olmuştur hep. Batılı ülkeler, Girit’e tam muhtariyet verilmesi için Osmanlı’ya baskı yaptılar.

Buna karşılık Girit’in hiç bir zaman Yunanistan’a bağlanmayacağına dair sözlü, ardından da yazılı güvence verdiler. Verdikleri güvenceyi sağlamak için Girit’te İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya asker bulunduracaklardı. 18 Aralık 1897′de Avrupa ülkeleri Girit’e özerklik verdiler.

Böylece Türkler, 1897 TürkYunan savaşını kazandığı halde Girit’i kaybetmiş oldu. Bir padişah fermanı olarak yayınlanan Haleba Mukavelenamesine göre, 80 üyeden ibaret bir meclis olacaktı. Bu meclisin 49 üyesi Ortodoks Hıristiyan, 31 üyesi Türk olacaktı. Ortodoks bölgelerinde Ortodoks kaymakamlar olacaktı. Vali Ortodoks, muavini Türk olacaktı. Meclis ve mahkemelerde Rumca konuşulacaktı. Jandarmaya Hıristiyanlar ela alınacak ve subay ve astsubay olabileceklerdi.

Girit’te Rumca gazeteler yayınlanabilecekti. Af ilan edilecek ve Ortodoksların “silahlarını yanlarında bulundurmalarına ” müsaade edilecekti. Etniki Eterya teşkilâtının emrindeki Yunanistan’ın ana hedefi, Enosisci birini vali seçtirmekti. İngiltere ve Rusya Prens Yorgi’nin vali olarak tayinini istedi.

İngilizlerin Girit’te Yunanistan yanlısı tavrı üzerine Kandiye şehrindeki İngiliz askerleri ile Müslüman halk arasında çatışma çıktı. İngiltere’nin ısrarı ve Fransa, İtalya ve Rusya’nın İngiltere’nin isteğini desteklemeleri neticesi Türk askerleri Girit’ten çekildi. Girit, İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya’nın askeri işgaline girdi.

Bu durumdan istifade eden bu ülkeler Osmanlı Devleti’nin itirazlarına rağmen 21 Kasım 1897′de Prens Yorgi’yi Girit’e vali olarak tayin ettiler. Egemenlik Osmanlı Devleti’nde kalmak şartıyla Girit’e tam muhtariyet verildi. Enosis için zemin hazırlanmış olup bundan sonraki ikinci safha Enosis’i ilan edip sadece kâğıt üzerinde kalan Osmanlı hâkimiyetine son vermek idi.