Yabancı ülkelerin girit desteği

“Yabancı dostlarımız bizi korurlar”

1841′de Yunanistan tarafından beslenen ve kışkırtılarak yönlendirilen Giritli Ortodokslar, Vali Mustafa Paşa’ya baş kaldırdılar. İsyanı bastıracak kadar askeri bulunmayan vali zaman kazanmak için âsîleri yatıştırmaya çalışmış ve İstanbul’dan asker istemiştir. Başkentin cevabı, “Şu anda sıkıntılarımız yeteri kadar fazla. Girit’te hadise meydana getirmeyelim. Yumuşak davranmaya gayret edin” şeklinde idi.

Bir müddet sonra da Mustafa Paşa görevden alınarak yerine Sami Paşa gönderildi. Adada oluşan gergin hava yatışmak üzere iken 18 Haziran 1858 gecesi Ortodoks bir Giritli’nin bakkallık yapan bir Türk’ü öldürmesi ve Türkler’in vali konağının önüne gelerek “linç etmek kastıyla ” katili istemeleri üzerine gelişen olaylar Girit’teki havayı yeniden gerginleştirdi.

Jandarmaların, galeyana gelen Türkleri teskin etmek için acele davranmaları sonucunda kurulan bir mahkeme ile katil idama mahkûm edildi. Buna kızan Giritli Ortodokslar silahları ile dağa çıktılar. Türk köylerini basarak katletmeye başladılar. Sami Paşa adaya gelince ortalık biraz sakinleşti.

Bir yandan bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da, Girit’e çok miktarda silah göndermelerine rağmen “silah göndermedik, yanlışınız var” türünden açıklamalar yapan Yunan Hükümeti, Osmanlı’nın tüm uyarılarına rağmen adaya silah sevketmeye devam edince Osmanlı Hükümeti adaya asker yollayarak isyanı iki hafta gibi kısa bir sürede bastırmayı başardı. İsyanın bastırılmasından kısa bir süre sonra Yunanistan “Panellinion ” adlı gemi ile Girit’e gönüllü, cephane, silah ve para yolladı.

Yunan kralının yaveri Zenvudakis ve yüksek rütbeli subaylar Girit’e yollandı. Bu subaylar isyancıları yeniden teşkilâtlandırdılar. Osmanlı isyanı yeniden bastırdı. Ancak bu noktada Osmanlı çok büyük bir hata yaptı ve isyancı subayları cezalandırmak yerine Yunanistan’a yolladı.

Girit’teki hadiselerin gitgide tehlikeli boyutlara ulaştığı günlerde Osmanlı Dışişleri Bakanı Rıfat Paşa, İstanbul’daki Yunan elçiliği Maslahatgüzarını çağırarak diplomatik dille, “Eğer Yunanistan bir devleti savaşa tahrik etmek istiyorsa oraya Girit’teki konsolosu Peroğlu’nu tayin etsin. O savaş başlatmak için ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyor” demiş ve bu şekilde bir savaşın eşiğine gelindiğini îmâlı bir şekilde anlatmıştı.