Ve Girit elden çıkıyor

1909′da Avusturya’nın BosnaHersek’i ilhak ettiğini açıklamasını fırsat bilen Giritli Ortodokslar, Girit’in de Yunanistan’a ilhak edildiğini açıkladılar. Yunanistan da ilhak kararını kabul ederek Girit’i sınırlan içine aldı. Osmanlı Devleti, Muhtar Girit Yönetimi’nin bu kararını protesto etti. İstanbul’da ilhak aleyhine büyük protesto gösterileri yapıldı ama sonuç değişmedi.

Adadaki Osmanlı egemenliğine dayalı muhtar idarenin garantisi olan Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya ise Enosis girişimine karşı çıkmadıkları gibi adadaki askerlerini geri çekerek ilhakın gerçekleşmesine yardım ettiler. Bu arada Girit Muhtar Meclisi’ndeki Ortodoks milletvekilleri Yunan Meclisi’ne katıldılar.

Ajanlık ve Yunan politikacıları Stearns, Atina’da bulunduğu müddetçe Yunan başbakanına destek olmuş ve onu korumuştur. O devirdeki Venizelos ile kısa bir müddet önce Papandreu’nun İngiliz ve Amerikan istihbarat teşkilatlarıyla diplomatik kurallar vasıtasıyla olan münasebetleri derinlemesine incelendiğinde Yunanistan’ın karanlık bir yüzü daha ortaya çıkmaktadır. Venizelos, Papandreu ve daha nicelerinin İngiliz ve Amerikan ajanı olduğu ortaya çıkmaktadır.

1911′de Giritli Ortodoks Enosisçiler, Yunan Parlamentosu’na temsilci yollamak istemişlerdi. Venizelos, Girit temsilcilerinin Yunan Millet Meclisi’ne kabul edilmelerinin Enosis’i gerçekleştirmek anlamına geleceğini ve böyle bir hareketin Türkleri kışkırtmaktan başka bir işe yaramayacağını bildiği için sabırlı olmalarını istemişti. Muhalif politikacılarla basının büyük bir bölümü Girit sebebiyle Venizelos’a ateş püskürüyor, Megalo idea’yı öldürmekle suçluyorlardı.

Venizelos bütün bu saldırılara direndi. Görmezlik ve duymazlıktan geldi. O başka türlü düşünüyordu. Eğer Giritliler Yunan Meclisi’ne girerlerse, Türkiye’nin Yunanistan’a savaş ilân etmesi ihtimali fazlaydı. Oysa Venizelos, Türkler aleyhine cephe meydana getirmek için Bulgar ve Sırplarla gizli görüşmeler yapıyordu. Bu görüşmelerin sonuç getirmesi için bir yıla daha ihtiyaç vardı.

Osmanlı’ya karşı cephe meydana getirilinceye kadar, Türk tarafının tahrik edilmemesi ve bir savaş ortamı meydana getirilmemesi gerekiyordu. Buna rağmen Giritli temsilciler muhalefetin, basının ve halkın tahrikleriyle polisin engellemesine rağmen zorla götürülüp meclise sokulunca Venizelos çok zor durumda kalmıştı.

Yunanistan’ı Türklerle bir savaştan kurtaran, İtalyanlar’ın Trablus’u almak için Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesi olmuştu. Türkiye’nin bu duruma müdahale etmesi çağnsını büyük devletler duymazlıktan geldi. Bu durum İtalyanları cesaretlendirdi. Mayıs 1912′de Oniki Ada’yı işgal ettiler. Osmanlı Devleti’nin İtalyanlarla savaşması Yunanlılar’ın bekledikleri fırsattı. Venizelos, Sırp ve Bulgarlarla yaptığı görüşmelere hız vermiş, onları, Osmanlı’yı Balkanlardan söküp atmak için en uygun zamanın gelmiş olduğuna inandırmıştı.

Osmanlı yedi düvele karşı

İtalyanlar’ın Osmanlı Devleti’ne savaş ilân etmesi ile Sırp ve Bulgarların, Makedonya’yı aralarında paylaşma konusunda Yunanistan ile gizli bir anlaşma imzalamaları, İngilizleri endişelendirmişti. Ege’de bir limanı bulunan, kontrol altında bir Bulgaristan, Rus politikasının ana hedeflerindendi. Balkanlarda İngiltere’ye yakın tek ülke Yunanistan’dı ve hatta Venizelos İngiliz ajanı idi. Sırp ve Bulgarlar arasındaki gizli anlaşma, Yunanistan’ın bölgedeki varlığını tehlikeye düşürüyordu.

İngilizler, Yunanistan’ı da Bulgar Sırp ittifakına sokmak için devreye girmişlerdi. Londra, Yunanistan’ın Bulgar Sırp ittifakına alınması için faaliyet gösterme görevini “London Times” gazetesinin muhabiri Batsen’e verdi. İngiliz gazeteci 1912 Mart ayında Atina Sofya ve Belgrad arasında mekik dokudu. Bulgar ve Sırp başbakanlarına Venizelos’un mesajlarını taşıdı. Sonuçta gizli bir anlaşma ile Yunanistan da pakta kabul edilmişti.

Yunanistan savaş hazırlıklarını yaparken dikkat çekmemek için Tesalya’da bir askerî tatbikat yapacağını açıklamıştı. Balkan ülkeleri arasındaki gizli anlaşma Bulgar ve Yunan kralları tarafından 15 Haziran 1912′de resmen açıklandı.

Balkan Harbi Temmuz ayı ortalarında Bulgaristan Başbakanı Gusov, Sofya’daki Yunan elçisini davet ederek, “Türkler en Zayıf dönemlerini yaşıyorlar. Yunan parlamentosu, Giritli milletvekillerini adanın temsilcileri olarak kabul etsin. Böylece Türkler’i tahrik etmiş oluruz.

Savaşı onların başlatması bizim işimizi kolaylaştırır”demişti. Yunanlılar Bulgarlara fazla güvenmedikleri için bu öneriyi duymazlıktan geldiler. Türklerle tek başlarına karşılaşmaktan korkuyorlardı. Bu defa Bulgar Genelkurmay Başkanı General Fitsef, Yunan elçisiyle konuştu ve şöyle dedi: “Bulgaristan, Sırp ve Karadağlı’larla birlikte Türkler’e karşı savaşmaya kararlıdır. Bu savaşa 500 bin asker, 1.500 top ile başlayacağız. Türkler’in 300 bin asker ve 850 topları var. Bulgar askerleri Meric’e toplanıp Türk topraklarına saldıracaklar.” Yunan elçisi, Bulgar genelkurmay başkanı ile görüştükten 48 saat sonra Yunanistan seferberlik hazırlıkları yapmaya başladı.

Osmanlı Hükümeti de bu arada Sofya ve Atina’daki ajanlardan aleyhine yapılan hazırlıkları öğrenmiş, 14 Eylül 1912′de seferberlik ilân etmişti. Yunanlılar, Bulgarlar’ın isteklerine uyarak Girit mültecilerini kabul ettiler. Ekim ayının ilk haftası içinde Giritli milletvekillerinin Yunan Meclisi’ne katılmaları sebebiyle meclis başkanı, yaptığı konuşmada şöyle demişti:

“Balkanların dört Hıristiyan ülkesi, soydaşlarını Türk emperyalizminden kurtarmak için birleşmişlerdir. Girit adası şu andan itibaren Yunanistan’ın bölünmez bir parçasıdır.”

Böylece Girit oyunu tamamlanmış, ada nihayet Yunanistan’a ilhak edilerek Enosis gerçekleşmiştir.

Ardından 4 ülke, Osmanlı Devleti’ne saldırarak Balkan Savaşı’nı başlattılar. Yüzbinlerce Türk bu savaşta katledildi, göçe zorlandı. Edirne’ye kadar Türk toprakları işgal edildi.

13 Ekim 1912′de Balkan Savaşı’nın başlaması ile birlikte, Ege adalarını birer birer eline geçiren Yunanistan, Girit’e asker çıkararak kararını fiilen gerçekleştirdi.

Böylece Yunan isyanının başlamasından 91, Girit isyanının başlamasından (1770) 142 yıl sonra Enosis gerçekleşmiş oluyordu.

MUSTAFA NECATİ ÖZFATURA