Art deco antikacılık


Art Deco döneminde bolca kullanılan güneş motifli fildişi ve patine metal döküm takı heykelciği. Tasarım: Demetre Chiparus. (Art Deco Merit Verlag Hamburg 1990).

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı fırtınaları sanat dünyasını da derinden sarstı. Dünyanın yönünü değiştiren bu olağanüstü dönemler iki savaş arası yaşanan bunalımlar bu fırtınada savrulup yolunu yitiren sanatçılar için aynı zamanda esin kaynağı oldu. Sanatın ve yeni ifade yolları arayan sanatçıların bile isteğe kapıldıkları rüzgarlar ise esintileri bugüne kadar gelen güçlü etkiler bırakan yeni yollar açtılar.

Kimi yollar toz duman arasında yitip gitti; kimisi ise daha derin ve daha kalıcı oyuklarla coşkun nehirlere yataklık ediyorlar.

Takı tasarımının izlediği yönü düşündükçe iki dünya savaşı arasındaki dönem bariz biçimde kendini gösteriyor. Yeni tasarımlar farklı yönelişler ve görülmedik etkileşimler bu dönemi süslüyor. Tabii 1920 ve 1930’lu yılları yeni bir takı tasarımına götüren pek çok neden olabilir. Herhalde akla ilk gelen neden önceki yıllara oranla bambaşka bir görünüme bürünen kadın modasının yeni takılara gereksinim duyması. Özellikle kolsuz ve dekolte giysilerin gözalıcı takılara en çok ihtiyaç duyan kıyafetler olduğu düşünülürse...

Takı tasarımında Art Deco stilinin belirgin çizgisel formları 1910’lu yıllarda ortaya çıktı fakat popülaritesine Birinci ve İkinci Dünya Savaşı arasındaki dönemde ulaştı. Özellikle 1920 ve 1930 arasının tam bir Art Deco dönemi olarak belirlendiğini hatırlamak gerekiyor. Tabii bu süreçte izlenen gözkamaştırıcı cesaretli güçlü ve zıt renkli takılar da mercan ve firuze gibi yarı değerli taşlarda süslenerek farklı bir mücevher çizgisi yarattılar. Önceki dönemlerin emaye işçilikli tasarımlarının yerini egzotik çizgili takı tasarımları almaya başladı ve 1925’te Paris’te açılan Uluslararası Dekoratif ve Modern Endüstriyel Sanat Sergisi’nden sonra bu çizgi Art Deco (Dekoratif Sanat) olarak tanımlandı.

Evet Art Nouveau ve Art&Crafts dönemlerinin tasarımcıları kişiler ve şirketler üzerinde etkili olmuşlardı; fakat Art Deco dönemi yüzyılın tasarımını etkiledi. Art Deco takı tasarımı örneklerinin çoğu imzasız ve kültürel orijinleri de belirsizdi. Tanınmış ve iyice yaygınlaşmış Art Deco stili kolyeler bagalit ve krom gibi madenlerden yapıldılar ve New Jersey Çekoslavakya gibi birbirinden farklı ve uzak bölgelerde üretildiler (1).

Kübist ressamların geometrik ve soyut çalışmaları Viyana Secession okulunun çizgisel formlarıfütürizmin makinaları öven yaklaşımı grafik çizimler ile gökdelenler Art Deco tasarımlarını etkilediler. Yeni yeni keşfedilen Hint Uzak Doğu ve Afrika kabile motiflerine 1922’de Tutankhamun’un mezarının dolayısıyla meşhur mücevherlerinin bulunuşu da eklenincetasarımlar yeni kaynaklar bulmuş oldu.

Hız ve zarafetin sembolü ceylan geyik gibi hayvanlar süslü araba ve uçaklar değerli mücevher formlarını oluşturmaya başladılar. Teknolojinin tasarımlarda bu derece vurgulanarak kullanılması elbette başlangıçta bir şaşkınlık yarattı; fakat sade ve silindirik formların makina parçalarını andıran öğelerle birleştirilmesiyle yaratılan takılar da hayli ilgi gördü. Art Deco’nun yalın formları ile cilalı yüzeyleri çok sayıda taşla süslenen takılar önceki dönemlerin ayrıntılı takılarının yerini aldı.

Art Nouveau döneminin sıkça kullandığı insan figürü Art Deco’da yaygınlıkla kullanılmadı fakat bazı önemli tasarımcıların özel çalışmalarında ve ucuz imzasız süslerde görüldü. Art Nouveau’nun altın mücevhercisi olarak ün kazanan ve cam mücevherlerin yaratıcısı Rene Lalique ilk kez 1920 ve 1930’lu yıllarda bazı pandantiflerde romantik kadınları biçimlendirdi. Charel ve Emile Davide’in betimlediği ucu beyaz metalden kesilmiş yakışıklı neo-klasik figürler 1920’lerin şık kadınlarınca küçük zincirlerle aksesuar olarak köpeklere takıldı (2).

1920-1930 döneminin şık genç kızı jazz ve makina savaşları arasına sıkışan yüreğinin derin depresyonunu ve kaygısızlık biçiminde gösterdiği tepkisini mücevherlerde ortaya koydu. Dönemin çeşitli mücevherleri arasında en dikkati çekenler 1920’lerde moda olan kısa kesimli saçları süsleyen sallantılı ve yapay elmas küpelerdi. Bunu sonraları üst kola takılan bilezik ve halkalar tamamladı. Yeni yeni kabul gören dekolteler sırtı süsleyen göz alıcı pandantifler çiçek formları çoğunlukla çift olarak kullanılan klipsler hayli ilgi gördü. Öyle ki 1930’ların kadınıbunları ayakkabı şapka yaka ve kemerlerinde aksesuar olarak kullandı (3).

Kolsuz elbise ve tuvaletlerde uzun eldivenlerin kullanılması süs taşlı geometrik stilde yapılmış göz alıcı bilezikleri gündeme getirdi. Omuza veya şapka ve kemere iliştirilen küçük broşların en yaygın malzemesi oniks veya dairesel kesilmiş kristal ile küçük elmas taşlardı. Elbette Art Deco tasarımları sadece bunlarla sınırlı değildi. Taşlarla süslü stilize ağaç ve çiçek dolu meyve sepetleri de büyük ilgi görüyordu. Tasarımlarda siyah beyaz malzeme karışımı özellikle 1920’lerin başlarında büyük ilgi gördü ve siyah oniks renkli ağat taşlı takılar en çok tercih edilen mücevherler arasına girdi. Ayrıca jat mercan lapis lazuli firuze gibi kıymetli ve zıt renkli taşların da aynı anda kullanılması beğeni topladı (4).

Aynı dönemde ortası kaboşan (cabochon) taşlı çoğu kez çevresi küçük pırlantalı ya da bu yıllarda yaygınlaşan dikdörtgen baget elmas taşlı yüzükler moda oldu. Alyanslar genellikle çift olarak platin ve elmas taşlı yüzüklerle kullanıldı. Tabii bu çift görünümlü yüzüklere alternatif olarak Cartier’in 1924’te tasarladığı trinity yüzükleri olarak ün yapan birbiri içine geçen kırmızısarı ve beyaz altından yapılmış halkaları da unutmamak gerekiyor (5).

Bir genelleme yapmak ne derece doğru olur bilinmez ama. Art Deco mücevher yapımcılarının baget kesimli pırlanta yakut altın inci gibi geleneksel malzemelerden yararlandıkları rahatlıkla söylenebilir. Tabii plastik krom ve çelik gibi modern dünyanın sunduğu yeni malzemeleri de büyük bir memnuniyetle karşıladılar. Dikkat ettikleri çok önemli bir gelişim vardı: Giysi modası. Özellikle süs takılarında adını duyuran Coco Chanel ve Elsa Schiaperelli bu paralel gelişimi çok iyi izlediler ve başarılarını da bir ölçüde bu paralelliğe adadılar. Popüler ve lider olmanın yanında “aykırı” olarak da nitelenen çalışmaları arasında elmas taklidi cam boyun bağları küpeler ve renkli metalden zodiak işareti kolyeler vardı (6).



Art Deco takıları neoklasikle modernizm arasındaki süreci yansıtır. Dönemin giysi modasını vurgulayan sarı metalden broş. Tasarım: Muhtemel İngiliz 1930. (D.Scarisbick JewerllyThames and Hudson Inc. London 1989 s.142).


1930’larda Fransa’da üretilmiş Millefori sigara kutusu. El formundaki toka tasarımı oluşturan diğer malzemeler ile ergenomi ve estetik açıdan dönemi vurgulamaktadır. (Art Deco Merit Verlag Hamburg 1990 s.122).


Art Deco döneminde şık erkek ve kadınlarca her çeşit takı saatler kullanıldı. 1904’de kol saatinin keşfi ile ün yapan Louis Cartier elmas jad oniks ve safirden yapılmış pandantif saatlerin takı olarak kullanılmasını modaya dönüştürdü. (D.Scarisbrick; Jewellery Thames and HudsonLondon 1989 s.130).


Art Deco klips ve takı parçaları. Tasarım: Raymond Templier ve Jeans Despres. (Art Deco; Merit Verlag Hamburg 1990).

Art Deco takı tasarımları belki de tüm etkilerden ayrı olarak geometriye dayalı gelişti. Daha açık bir ifade ile daire kemer kare dikdörtgen ve üçgen formlarına bağlı gelişti. Bazıları saf metalden bazılarıysa cabochan taşından yapılmış karmaşadan uzak modaya uygun çiçekli dallar ve güneş formları sıklıkla işlendi. Kol saatleri pandantif saatler büyük ilgi gördü; Louis Cartier’in şirketi de 1904’te kol saatini keşfetmesiyle başlattığı ününü korudu (7).


Hint “Hayat Ağacı” motifinden esinlenen kolye ve küpenin taşları oyma zümrütler safirler ve rubiler ile kesme pırlantalardan yapılmıştır. Tasarım: Cartier 1938. (C.Phillips: Jewelry; Thames and Hudson Inc. London 1996 s.177).


Doğu etkisini vurgulayan pagoda formunda bir kolye ucu. Tasarımı: Theodor Fahrner Firması. (D.Scarisbrick; Jewellery; Thames and Hudson Inc. London 1989. S.143).


Art Deco takı stilini İngiltere’de gündeme getiren Sybil Dunlop çok renkli taşlı tasarımları ile ünlüdür. Gümüş üzerine opal turmalin aytaşı safir ametist kuvaras taşından yapılmış bir broş iğne 1925. (C.Phillips: Jewelry Thames and Hudson Inc. London 1996 s.177).

Artık mücevher kadın modasının önemli bir parçası durumuna gelmişti. Özgün dekorlu el çantaları kozmetik ve sigara içme modası ile gelen ağızlıklar ve makyaj kutuları birer sanatsal tasarım olarak üretildi ve bu gözle değerlendirildi. Art Deco sanatçıya her malzemeyi esinli bir yaratıcılıkla yalınlaştırmayı bilen bir yol açtı.

Art Deco’nun geometrik formları ve işlevsel köşeli tasarım çizgileri uyumlu bir bütünlük içinde sonraki yılları etkilemeye hazırlanıyordu...



1949’da Windsor Düşesi için yapılmış Cartier’in ünlü panter takısı. Panter yüzeyi geometrik düzende elmas ve siyah oniks beneklerle işlenmiş olup bu parçanın orijinali 1915 yılında yapılmıştır. Tasarım: Cartier (C.Phillips; Jewelry; Thames and Hudson Inc. London 1996s.177).



1925 Paris Dekoratif Sanatlar Sergisi için Lucien Hirtz tarafından tasarlanmış bir giysi süsü. Lapis-lazuli jat mercan ve oniksten yapılmış bu bol taşlı takının orijinalinde elmas taşlar kullanılmıştır. Firuze damla sallama ve ipek kordonetler takıya sonradan ilave edilmiştir. (C.Phillips; Jewelry; Thames and Hudson London Inc. 1996 s.176).


Art Deco broş-iğne. Tasarım: George Fouquet. (Art Deco; Merit Verlag Hamburg 1990 s.118).