Kırım'ın Elden Çıkması

Kırım'ın Elden Çıkması
Sesli Dinle Altınordu Devleti’nin yer aldığı coğrafyada 1441 yılında kurulduğu kabul edilen Kırım Devleti, Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlı idaresine girmiştir. Bu dönemde Kırım’da taht mücadeleleri yaşanmaktadır. Gedik Ahmed Paşa’nın duruma el koymasıyla Mengli Giray, han ilân edilmiştir. Bundan sonra Kırım Tatarları, hanlarını kendilerini seçmişler; ancak Osmanlı sultanının tasdikiyle hanlık resmiyet kazanır olmuştur. Kırım Hanlığı, Osmanlı’ya bağlı devletlerden birisi kabul edilmekte ve vergi vermemekteydi; buna karşılık Osmanlı’nın askerî organizasyonlarında yardımcı olmak zorundaydı. Kırım askerleri ilk olarak 2. Bayezid döneminde, 1484 yılında gerçekleştirilen Akkerman Seferi’ne katılmışlardır. Bundan sonra Osmanlı’nın Avrupa ve İran’a karşı düzenlediği seferlerin çoğunda, Kırım atlı birliklerinin en önemli yardımcı güç olduğu görülür.

Kırım hanları amansız düşmanları Rusları, 1521 yılından itibaren vergiye bağlamışlardı. Bu durum, Çar 1. Petro zamanına kadar devam etti. 17. yüzyıla gelindiğinde Ruslar güçlenmişler ve Kırım Hanlığı’nı tehdide başlamışlardı. 2. Viyana Kuşatması’nda yaşanan bozgun, bir ânda bütün dengeleri altüst ederek Rusların daha da kuvvetlenmesine yol açtı. 1735–39 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar ilk defa kendilerinin metbu’u olan Kırım Hanlığı’nın merkezi Bahçesaray’a kadar inerek bölgeyi yağmaladı. Ruslar, daha sonraki savaşlarda adım adım yaklaştıkları Kırım’ı 1771’de işgal etmişlerdir. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile Kırım, Osmanlı himayesinden çıkarak bağımsız bir devlet hâline getirilmiştir. Osmanlı’nın Kırım üzerindeki etkisi sadece dinî konularla sınırlı hâle getirilmiştir.

Bu dönemden sonra Kırım’ı idare eden hanlarda büyük bir kafa karışıklığının yaşandığı görülür. Nitekim 1777 yılında Kırım Hanlığı’nın tahtına Rus taraftarı olarak bilinen Şahin Giray çıkmıştır. Osmanlı’nın buna karşılık Bahadır Giray’ı desteklemesiyle yaşanan mücadeleye Ruslar da dâhil olmuşlar ve 1779’da Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalanmıştır. Buna göre, Kırım hanları serbestçe seçilebilecek, Osmanlı buna müdahale etmeyecekti. Kırım Hanlığı’nın bağımsızlığı için yardımcı oluyormuş gibi gözüken ve hem han ailesi hem de halktan bazı kesimler tarafından desteklenen Ruslar, Çariçe 2. Katerina’nın emriyle 1783 yılında Kırım’ı işgal ettiler. 9 Temmuz’da, yani çariçenin tahta geçişinin 21. yıldönümünde Kırım’ın Rus imparatorluğu’na katıldığı resmen ilan edildi. Çariçe, Kırımlılardan sadakat yemini istiyor, bu yemini etmeyenlerin Osmanlı topraklarına göçüne izin veriyordu. İlk defa, ahalisi Müslüman olan bir devletin, Hristiyan bir devletin eline geçmesi hem Kırım’da hem de Osmanlı coğrafyasında büyük infial meydana getirdi. Kırımlılar bu duruma isyan ederek hanlığa Bahadır Giray’ı getirdilerse de bir netice alınamadı. Ruslar da bu duruma şiddetle karşı çıktılar ve bir iki ay içerisinde binlerce insanı işkence ile öldürdüler. Asil ailelere mensup Kırımlılar imha edildi ve topraklarına el konuldu. Büyük bir göç ve dram yaşandı. Osmanlı, Kırım’ın ilhakına savaşla cevap verebilecek bir güçte olmadığı için, 8 Ocak 1784’te bu ilhakı resmen tanımak zorunda kaldı. Sonraki yıllarda Kırım’ın geri alınması için bazı teşebbüslere girişildiyse de netice alınamadı. Bu şekilde 356 yıl süren Kırım Hanlığı tarihe karıştı. Osmanlı hâkimiyeti ise tam 310 yıl sürmüştür. Kırım’ın elden çıkmasında; basiretsiz, kendi menfaatleri için halkın ve devletin menfaatlerini hiçe sayan hattâ bunun için ihanet dahi eden devlet adamlarının önemli rolü vardır.

Konular