MUŞTAK BABA VE ANKARA'NIN BAŞŞEHİR OLUŞU

Ankara'nın başşehir oluşunu ve o günü, zamanın Ankara Vâlisi Yahya Gâlip Bey, neşrettiği hâtıralarında şöyle naklediyor:

"23 Nisan 1920'de üç yüze yakın mebusun iştirakiyle Hacı Bayram Velî'nin câmiinde dinî bir toplantı yapılmıştı. Hatimler indiriliyor, Buhârî-i şerifler okunuyor, zafer için duâlar ediliyordu. Toplantı sona erince câminin ihtiyar kayyimi Hacı Bayram'a ait işlemeli bayrağı eline aldı. Bütün mebûslar hep bir ağızdan tekbir getirerek merâsimle câmiden çıktılar.

O zaman ki Çorum mebusu, daha sonraki Çorum Müftüsü olan zat, Lihye-i Şerif kutusu başında olduğu halde kafilenin en önünde giyordu. Hacı Bayram Velî'nin tarihî bayrağı ihtiyar kayyim dedenin elinde idi. Bütün Ankara civar köylerden gelen halkın da iştirâkiyle kesif bir cemaat teşkil ederek kafilenin arkasına takılmıştı. Onlar da hep bir ağızdan yüksek sesle tekbir ve tehlil getiriyorlardı. Nihayet Meclis'e gelindi. Kayyim dede, aldığı tâlimat mucibince, Hacı Bayram Velî'nin bayrağını riyâset kürsüsü üzerine dikti. İşlemeli dinî bayrağın sağında, solunda Türk bayrakları dalgalanmakta idi. Hâfızlar, hatipler için yapılan kürsünün üzerine çıkarak bir hatim indirdiler. Türk milleti'nin giriştiği mukaddes mücâdelede muvaffak olması için yeniden duâlar edildikten sonra Meclis resmen açılmıştı."

Bu hâdiseden tam bir asır evvel, Bitlis'li Şeyh Mustafa Efendi, Divan'ına yazdığı bir şiirle Ankara'nın başşehir olacağını haber veriyordu.
Bütün şiirlerini ve eserlerini "Muştak Baba" ünvânıyla yazan bu zâtın düzenli bir divânı vardır. Bu eser 1946'da İstanbul'da basılmıştır. Divânını, Türkçe, Arapça ve Farsça yazmıştır. Divanının 29. sayfasında Muştak Baba, sanki bir bilmece şeklinde yazmış olduğu gazelinde şöyle diyor:

"Me'vây-ı nâzenîne ger elif olursa efser,
Lâbüd olur me'vâ İstanbul ile hemser,
Nûn vel-kalem başından alınsa nûn-i Yûnus,
Aldıkta harf-i diğer olur bu remz ezher,
Miftâh-ı sûre-i Kaf ser haddi tâ kaf,
Munzam olunmak ister râ'yı Resûl-i Peygamber,
Hâ'yı hû ile âhir maksud olur zâhir,
Beyt-i veliyyülekrem el-hâc ıyd-ı ekber,"

Bu şiirin birinci beytinde Kur'ân harfiyle "elif"i, ikinci beytinden "nûn"u, üçüncü beytin birinci mısrasıyla "kaf"ı ve ikinci mısrasıyla "râ"yı; dördüncü beytin birinci mısrasıyla da "he"yi işâret ederek bunlar biraraya getirilirse, "ANKARA" çıkacağını gösterir.

Bu takdirde bu remizli ve bilmeceli gazelin mânâsı, birinci ve sonuncu mısraların delâletiyle ve bu işaretli şeklin birbirine eklenmesiyle, "Nazlı, büyük ve kerim bir velî olan Hacı Bayram'ı sînesine almış bulunan Ankara, günün birinde mutlaka İstanbul'a eş olacaktır!" demak olur.

Bugün tam 77 senedir Ankara, İstanbul'a eştir. Hatta başşehir olarak İstanbul'un yerini tutmuştur.

Evet, Emâli sahibinin de dediği gibi; Bu âlemde velînin kerâmeti haktır."

Ehl-i sünnetin inancı bu istikâmettedir.Bu hâdise de, bir velînin kavli kerâmeti cümlesindendir.

Fazilet Takvimi


Konular